Beş yıl önce gittiği Hollanda’da rap yapmaya başlayan A.P.O. bugün Türkiye’deki camianın en beğendiği isimler arasında yer alıyor. Tekniği ve akıllı sözleri ile ‘günlük MC’lerden kolayca sıyrılan A.P.O., Türkiye’ye döndüğünde işi ciddiye bindirme niyetinde

“Diss parçası yapmak illa küfür etmek değildir, onları kendilerine anlatacaksın, ‘ben bu değilim’ bile diyemeyecekler, ‘evet haklı galiba’ dedirtmen lazım. İşte o parça diss olur.”

A.P.O. kendinden bahsedermisin ?

A.P.O.: Adim Abdulrahim. ‘83 Konya doğumluyum 5 yaşındayken İstanbul’a taşındık ve 19 yaşıma kadar Zeytinburnu’nda yaşadım. Son beş senedir de Hollanda’dayim.

A.P.O. isimli underground albümünle geniş çevrelere ulaştın ve şimdi Rapfabric isimli 2. solo albümünü çıkardın. İstediğin sound’u yakaladın mı? Albüm nasıl oluştu ?

Albüm uzun bir çalışmanın ürünü aslında. Bir sene boyunca yaptığım bütün tarck’lerden en iyilerini seçtik ve albümü böyle çıkardık. Sound olayı bende kalıplaşmış bir durumda değil; şunu yaparım bunu yapmam gibi sabit düşüncelerim yok. Güzel olacağına inandığım her şeyi yaparım. Dolayısıyla bu albümde biraz çeşitlilik oldu ama gelecek albümlerde daha çok rap olacak.

Türkiye’den çok uzakta olmana ve rap’e orada başlamana rağmen burada çok fazla ilgi görüyorsun, Türkiye’ye dönüş ne zaman ?

Bu yaz dönmek istiyorum. Türkiye’de ilgi gördüğüm için dönmüyorum aslında, buralardan sıkıldım. Asıl neden bu, bir de orada özlediğim insanlar ve yarıda kalan işler var onları tamamlamam lazım.

Yaptığın tarz Türkiye’de ilklerden, liriklerin çoğu kesime ağır gelebiliyor. Tepki alıyor musun. Lirik yazarken nelerden ilham alıyorsun. Dikkat ettiğin özel konular var mı ?

Çok fazla tepki almıyorum. Zaten beni dinleyenler ile çok konuşma fırsatım olmuyor. Konuştuklarım ise liriksel anlamda bir tepki göstermiyor. Fakat bazen düşünüyorum çok mu sert oluyor diye ama “sertse de sert olsun” diyip bırakıyorum.

Türkiye’den Fuat ve Kurşun ile çalışıyorsun. Çalışmak istediğin başka isimler var mı ? Çalışmalarınız nasıl başladı ?

Fuat ağabey benim neredeyse 10 yıldır dinlediğim bir rap’çiydi ben rap’e başladığımdan 1 sene sonra onunla tanışma ve çalışma fırsatını yakaladım; parçalarımı beğenmiş. Kurşun’la da ilk çıkış döneminde beraber birkaç feat yaptık. Şimdi ise hep beraberiz süper yani her şey!

Diss konusunda underground’un sayılı isimlerindensin. Diss’i bizlere açıklar mısın ? Çok fazla kişi ile diss’leştin. Mesela son olarak Vato remixi yayınladın. Neden bu kadar diss’leşme ?

Diss (disrespect’ten geliyor) laf atmak anlamındadır. Birinin yanlışını görürsen söylersin o da cevap verir ya da vermez Vato (remix) öyle çıktı ortaya. Birkaç kişi bana soru sordu ben de cevap verdim. Cevapları iyi veririm. Diss parçası yapmak illa küfür etmek değildir onları kendilerine anlatacaksın, “ben bu değilim” bile diyemeyecekler, “evet haklı galiba” dedirtmen lazım. İşte o parça diss olur.

Yurt dışında olman Amerika ve Avrupa’yı daha iyi takip etmeni sağlıyordur. Beğendiğin isimler var mı ? Sence Türkiye ile Avrupa arasındaki farklar nedir ?

Booba , Rohff, Opgezwolle, Negativ, The Game, Snoop Dogg vs vs... Türkiye’de herkes ya flex yapar ya pesimist yapar yada arabesk. Başka bir şey yok, değişim farklılık yok. İnsanlar ünlü olmak için rap yapıyor. Adamların iki tane tarck’leri var ama 50 tane fotoğraf çektirmiş, albüm kapakları hazır, siteleri hazır ama 2 tane tarck’leri var ya da hiç yok. Böyle insanlar rap yaparsa hiçbir yere gelemeyiz. Çünkü bunlar aslında rap’i sevmiyor, şöhret olmak isim yapmak amaçları, hiç birinden de bir şey olmayacak. Olmasın da.

İlk albümünün geneli hareketli şarkılardan oluşuyordu. 2. albümde ise slow şarkılar da bir hayli fazla. Sound olarak aralarda arabesk bile geçiyor diyebiliriz. Bir değişim mi söz konusu?

Bu albüm yapılırken yaşadığım hayat şartları beni birinciden daha çok etkiledi sanırım. Ben bugüne kadar şimdi parça yapmalıyım deyip de yazmaya başlamadım. O anki ruh halim onu yazmamı gerektirdi.

Sence Türkçe rap’de eksikler neler? Dünya ile aramızdaki fark nedir ?

Türkiyede insanlar demin de dediğim gibi bu işi severek yapmıyor mesela rap dinleyen bir kitle var kime sorsan en az 10 bin kişi vardır diyor. Ama büyük çoğunluğu albümü internet üzerinden indiriyor böyle bir kitleyle böyle bir piyasa ile hiçbir yere varılmaz. Bir de on binin yüzde %95’i ya sözde MC yada her an olabilir. Artık her şey çok kolay. Bu işi sadece sevmek de yetmiyor, yetenek lazım. Bir yerden sonra rap seni sevmeli, sen onu seviyorsun ama o seni seviyor mu bakalım? Bu işi yapacak insanın edebi bir yanı da olmalı. Türkiye’de rap sektörüne ciddi yatırımlar henüz yapılmış değil. Fakat yavaş yavaş fisansman gücü kazanıyor. Rap müziği yavaş yavaş raflarda yerini alsa da, içinde bulunduğu Hiphop kültürü henüz keşfedilmemiş bir hazine gibi.

Bize hiphop kültüründen bahsedermisin? Neden bu kültürü seçtin ?

Hiphop özgürlük demek. Orada özgürdüm, rahattım ve en önemlisi rap vardı, benim aradığım, beklediğim, istediğim müzikti. Bizim gibiydi; sokaktan biraz deli, biraz pis, biraz kendini beğenmiş... Rap yapan adam işini beğenecek ben 2 numarayım diyen adam 5 bile olamaz.

Uzun vadede hedeflerin nelerdir?

Türkiye’ye dönmek ve orada hayatımı sürdürmek istiyorum. Rap benim için hep var olacak, onunla ilgili bir kaç düşüncem var, bakacağız artık.

0 yorum

Yorum Gönder